Transit Bipartisyon ve Tüp Mide Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Obezite hastalarının tip 2 diyabet nedeniyle sıhhatinin tehlikeye girdiği ve obezite ile tip 2 diyabet ortasında doğal bir irtibat bulunduğu bilinen bir gerçektir. Tip 2 diyabet ve obezite hastalıklarını birebir anda yaşayan bireyler için bariyatrik cerrahi süreçlerinin mi metabolik cerrahi operasyonlarının mı daha yararlı olacağı tarafında birçok bilimsel araştırma gerçekleştirilmiştir. Tıbbi otoriteler diyabet 2 hastalarına uygulanan mide küçültme ameliyatlarının sonuçlarının efektifliğini sorgulamakta ve metabolik cerrahilerin obezite cerrahilerine oranla tip 2 diyabet hastaları için daha verimli olacağı kanısına varmaktadır.

Şeker hastalığı ameliyatları ortasında yer alan transit bipartisyon ameliyatı ve tüp mide ameliyatı hakkında hazırladığımız bu yazımızda her iki operasyonla ilgili de bilinmesi gerekenlere değineceğiz.

Transit Bipartisyon Ameliyatı Hakkında Bilinmesi Gerekenler

• Tip 2 diyabet hastalığı olan obezite hastalarına uygulanabilen transit bipartisyon ameliyatı sayesinde açlık hormonu olarak bilinen ghrelin düzeyi düşürülür, peptik ülsere karşı beden korunur, mide küçültüldüğü için besin alımı ve münasebetiyle kalori alımı kısıtlanır. Hastalar az besin tüketseler de süratle doyuma ulaşabilir.
• Transit bipartisyon ameliyatı genel anestezi altında laparoskopik teknikle gerçekleştirilir. Kapalı cerrahi sonrası hastaların güzelleşme süreci kısalır ve günlük hayatlarına dönüşleri hızlanır.
• Transit bipartisyon ameliyatı sırasında tüp mide ameliyatı öncelikli olarak gerçekleştirilir. Daha sonra oluşturulan yeni mideye ince bağırsakların son kısmı entegre edilir. Bu sürecin hedefi ince bağırsakların son kısmında bulunan L hücrelerini aktive etmektir. L hücreleri aktive edildiğinde Peptid Y ve GLP-1 hormonları pankreasın insülin salınımını tetikleyerek hastanın kan şekerinin denetim altına alınmasını sağlar.
• Tip 2 diyabet hastalığının güzelleşmesinde transit bipartisyon ameliyatı %86 oranında tesirlidir.
• Transit bipartisyon ameliyatı besin emilimine ziyan vermez, süreç sonrası bağırsakların hiçbir kısmı devre dışı bırakılmaz. Münasebetiyle transit bipartisyon ameliyatı sonrası hastaların ömür uzunluğu vitamin ve mineral desteği kullanma ihtiyaçları ortadan kalkar. Hastaların destek kullanıp kullanmamaları gerektiği cerrahlar tarafından yapılan tetkiklerin sonucuna nazaran belirlenecektir.
• Transit bipartisyon ameliyatı sırasında oniki parmak bağırsağına müdahale edilmez ve hastanın doğal sindirim yolu korunur. İleriki devirde endoskopik müdahalelerin gerçekleştirilmesi bu sayede mümkün olur.
• Transit bipartisyon ameliyatı kararının verilebilmesi için hastanın tip 2 diyabet rahatsızlığının bulunduğunun belirlenmesi gerekir. Fakat bu bilgi operasyon kararı için kâfi değildir. Hasta tip 2 şeker hastalığı yaşıyorsa, belirli bir düzeyde insülin rezerv işlevi ve aktivitesi bulunuyorsa; hasta kan şekerini ve kan şekerine bağlı oluşan metabolik sendromları denetim edemiyorsa operasyon kararı verilebilir.
• Transit bipartisyon sonrası işe dönüş olağan kurallarda taburcu olduktan 3 gün geçmesi ile mümkündür. Denetimler sonrası uzmanlar hastaların işe dönüp dönemeyeceği kararını verecektir.
• Şeker hastalığı ameliyatı sonrası beslenme nizamına kesinlikle dikkat edilmesi ve su tüketiminin ihmal edilmemesi gerekir. Uzmanların verdikleri beslenme programına uyulduğu takdirde hastalar konforlu bir ameliyat sonrası süreç geçirebilir.
• Vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olan ya da 30’un üzerinde olup diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, teneffüs sistemi sıkıntıları ve uyku apnesi üzere sıhhat sıkıntıları yaşayan şahıslara tüp mide ameliyatı uygulanabilir.
• Tüp mide ameliyatı mide hacmini kısıtlayarak besin alımını sınırlayan restriktif bir obezite cerrahisi tipidir. “Sleeve Gastrektomi” yahut “mide küçültme ameliyatı” olarak da yaygınlıkla isimlendirilir.
• Tüp mide ameliyatı sırasında midenin yaklaşık %80’lik bir kısmı kalıcı olarak beden dışarısına çıkarılır. Alınan mide kısımlarında ghrelin salınımı olduğundan operasyon sonrası hastaların iştahı kesilir.
• Tüp mide ameliyatı açık ve kapalı teknikle gerçekleştirilebilir. Laparoskopik tüm mide ameliyatı sonrası güzelleşme süreci kısalır ve kusurlarda bariz bir yara izi kalmaz.
• Tüp mide ameliyatı başka tüm cerrahi operasyonlar üzere riskler barındırır, stapler çizgisinde kaçak oluşması bu ameliyata has risklerden biridir. Tecrübeli cerrahi takımlar tarafından gerekli denetimlerin yapılması ile kaçak riski azaltılır.
• Tüp mide ameliyatı besin emilimini değiştirmez, tekrar de hastaların cerrahları doğrultusunda vitamin ve mineral destekleri almaları gerekebilir.
• Tüp mide ameliyatı sonrası hastalar 2 yıllık süreçte fazla kilolarının büyük bir kısmını verebilirler. Ameliyat sonrası kilo verilebilmesi ve verilen kiloların geri alınmaması için hastaların sağlıklı hayat alışkanlıkları benimsemeleri gerekir. Diyet ya da nizamlı antrenmanlar yapmayan hastalar istedikleri sonuçları elde edemeyebilir.
• Tüp mide ameliyatı sonrası süratli kilo verilmesi mümkündür. Lakin sağlıklı ömür alışkanlıklarının benimsenmesinin yanı sıra hastaların mevcut beden kitle indeksi bedellerinin, sahip oldukları ikincil hastalıklarının, yaşlarının ve metabolizma suratlarının da kilo verme sürecini etkileyebileceği unutulmamalıdır.
• Tüp mide ameliyatı sonrası antrenman sisteminin kesinlikle oturtulması gerekir. Operasyondan sonra yürüyüşlere kesinlikle başlanmalıdır. 3 aydan sonra idman yoğunluğu arttırılabilir, uzman görüşleri alınmalıdır.
• Tüp mide ameliyatı sonrası saç dökülmesi sorunu görülebilir lakin bu sorun kâfi protein takviyesi alınarak ve diyetisyen denetiminde beslenerek sorun olmaktan çıkarılabilir.