Panik Atağın Mesajını Aldınız Mı?

Panik atak maalesef son yıllarda güya birden ortaya çıkıveren bir hastalık üzere algılanmakta ve yaygın bir biçimde sırf ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Aslında panik atak ya da uzun periyodik hali “panik bozukluk” bir hastalık değil bir savunma ya da sonuçtur. Yani siz bir şeyleri eksik ya da fazla yaptığınızda panik alarmı çalar. Çok ağır, verici, kendine vakit ayırmayan bir biçimin sonucu olarak ya da vücudun ve hislerin uyarısı olarak panik atak ortaya çıkar. Öteki bir deyişle panik atağın taşıdığı bir bildiri vardır ve iletisi alır ve gereğini yaparsanız, panik biter.

Beden bilgedir; kalp boşuna çarpmaz, baş dönüyormuş üzere olmaz, nefes birden daralmaz, hepsinin arkasında vücudu etkileyen negatif niyetler bulunur. Yani öbür bir değişle seyredilenler, odaklanılanlar ve düşünülenler, kimyasal yansımalarla vücudu tesirler. İşte panik atak sırasında olan tam da budur. Bir fikir ya da inanç gelir ve zihninizle bir şeyleri zorlarken; vücut bu duruma isyan eder ve sizi panik atakla durdurur.

Yani özetle panik sizin düşmanınız değil bir tıp dost- alarm sistemidir. Artık birkaç örnekle ne demek istediğimi anlatmaya çalışayım.

Çıldırma /kontrolü kaybetme korkusu: Panik atak hastalarımızın birçoklarının fazlaca istikrarlı bir duruşunun olduğunu görebiliriz. Hayatta değişen şartlara karşın daima birebir istikrarda kalma uğraşından bıktım

Ölüm korkusu: “Hayatın tadı tuzu yok, kendim için yaşamıyorum, bari vücudumu koruyayım, ileride tahminen yaşarım”.

Baş dönmesi: “Yoruldum, bu güçlü duruşu bırakmak istiyorum”.

Kalp krizi korkusu: İçimdeki sevgi ve şefkate aç kutbum fark edilirse rezil olurum, o kadar çok sevgi ve şefkate gereksinimim var ki. Ben kendime değil daima diğerlerine sevgi veriyorum.

Çarpıntı; Bir şeyler yapmalıyım, uyarmalıyım, artık kendini zorlamamalı.

Yabancılaşma tuhaflaşma hissi: Ben dediğim bireyden sıkıldım, bıktım, öteki biri olsam mı, değişsem mi?

Dışarıya çıkamama, AVMlere girememe: Tutkularım, tuttuklarım, zayıflıklarım denetim dışına çıkar mı?

Sonuç olarak panik atağı ruhumuzun ya da mutluluğumuzun sigortası olarak görüp, sigortayı attıran sorunu ya da paniğin iletisini idrak etmeliyiz. Teklifim tabiki psikoterapi.

Sevgi ve sıhhatle kalın.